-
1 вполовину
yarı yarıya* * *прост.вполови́ну деше́вле — iki kat ucuz
прода́ть вполови́ну дешевле — yarı fiyatına satmak
-
2 полуобморочный
она́ была́ в полуо́бморочном состоя́нии — yarı baygın bir halde idi, yarı yarıya bayılmıştı
-
3 пополам
ikiye; yarı yarıyaдели́ть де́ньги попола́м — parayı yarı yarıya bölüşmek
он разорва́л тря́пку попола́м — bezi cart diye ikiye ayırdı
••пить вино́ попола́м с водо́й — şarabı bir o kadar su katarak içmek
-
4 делить
bölmek,ayırmak,paylaştırmak; bölüşmek,paylaşmak* * *1) врз bölmek; ayırmak; bölüştürmek; paylaştırmak ( распределять)дели́ть четы́ре на́ два — dördü ikiye bölmek
дели́ть на́ три ча́сти — üçe bölmek / ayırmak
река́ де́лит го́род на два больши́х райо́на — ırmak kenti iki büyük bölgeye ayırır
учёные де́лят их на четы́ре ти́па — bilginler bunları dört tipe ayırıyorlar
2) bölüşmek, paylaşmakдели́ть ме́жду собо́й — kendi aralarında paylaşmak
урожа́й они́ де́лят попола́м — ürünü yarı yarıya bölüşürler
дели́ть деньги с кем-л. — parayı biriyle paylaşmak / bölüşmek
дели́ть с кем-л. и ра́дость и го́ре — birinin acı ve sevincini paylaşmak
••дели́ть шку́ру неуби́того медве́дя — ayıyı vurmadan potunu satmak
-
5 наполовину
-
6 поделить
сов., врзbölüşmek; bölüştürmekде́ньги поде́лим попола́м — parayı yarı yarıya bölüşeceğiz
жюри́ подели́ло пре́мию ме́жду двумя́ произведе́ниями — jüri ödülü iki yapıt arasında bölüştürdü
••чего́ вы не подели́ли? — nedir alıp veremediğiniz?
См. также в других словарях:
yarı yarıya — zf. 1) Yarısı kadar Damatlarının bu işten memnun görünmesi, onun azap ve sıkıntısını yarı yarıya hafifletiyordu. R. N. Güntekin 2) Yarısı birine, yarısı öbürüne olarak Yarı yarıya bölüştük … Çağatay Osmanlı Sözlük
yarı-yarıya — z. Yarısı qədər, əlli faiz. İstehsal yarı yarıya artmışdır. – Hələ gələn il dəzgahlar yarı yarıya artacaqdır. M. C.. // Əlli faiz hesabı ilə, yarısı miqdarında … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
yarı — sf. 1) Bir bütünü oluşturan iki eşit parçadan her biri, nısıf 2) Bir şeyin yarısı kadar olan, yarım olan Yarı yolu aldık. Yarı mesafede. 3) is. Futbolda 45 dakikalık her iki devreden biri Birinci yarıda dört gol attık. 4) zf. Gereğinden az, tam… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yarı-yarı — z. Yarıya bölərək, yarıya bölünmüş halda … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
yarşı — bir şeyi yarıya bölen kimse; bir ;eyin yar ısı, yarı yarıya ortak III, 32 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
düşmek — e, er 1) Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek Havada uçan kuş vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor. R. N. Güntekin 2) den Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kardeş payı — is. Yarı yarıya, eşit paylarla bölüşme … Çağatay Osmanlı Sözlük
mağaza — is., Fr. magasin 1) Büyük dükkân Mahmutpaşa da bir manifatura mağazası işletiyor ve ayrıca iyi iş yapan bir düğme fabrikasının da yarı yarıya sahibi bulunuyordu. H. Taner 2) Eşya ve azık deposu Birleşik Sözler büyük mağaza gümrüksüz mağaza spot… … Çağatay Osmanlı Sözlük
şişe — 1. is., Far. şīşe 1) İçerisine sıvı konulan, cam veya plastikten yapılmış, dar ağızlı uzun kap Önünde yarım kiloluk bir şarap şişesi yarı yarıya boştu. S. F. Abasıyanık 2) sf. Bu kabın aldığı miktarda olan Olsa da bu zavallıya hiç olmazsa bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
verevine — zf. Verev biçimi verilerek İpek mavi yorgan, düzgün bir biçimde verevine katlanmış, yarı yarıya açık duruyordu. E. Bener … Çağatay Osmanlı Sözlük
yarıcı — 1. sf. Yarma işini yapan, parçalayan, bölen 2. is. Ürünü mal sahibi ile yarı yarıya bölüşerek çalışan işçi … Çağatay Osmanlı Sözlük